İzmir'in klâsik sokak yemeklerinde başı çeken söğüş, yemek için zaman tanımayan tatlardan biri...
Geçmişte zenginin de fakirin de sofrasını süslemiş olan sakatat, sonraları İzmir’in el arabalarında söğüş hâline bürünmüş; yalnız biz İzmirlilerin değil, yabancıların da kalbini çalmayı başarmış bir lezzet.
İzmir için bu anlamda değişmez adreslerim elbette Kemeraltı’ndaki Tarihi Hisarönü Söğüşçüsü ve Anafartalar Caddesi’ndeki Niğdeli Muammer Usta.
Ancak yaz mevsiminde gözler ister istemez Alaçatı/Çeşme tarafına çevrildiği için sizlere buradan da söğüşçü tavsiyesinde bulunmak istedim. Çeşme’de severek gittiğim yerlerden biri 33 seneyi deviren Söğüşçüm.
Mekan, yaklaşık 40 yılını sakatata adayan Ersin Bey’e emanet. İşin toptancılığını yaparken, bir anda kendisini tezgahta buluvermiş.
Ilıca ve Hacımemiş olmak üzere iki şubesi bulunan lokantada kuzular, bu konuda Türkiye’de bir marka olduğuna inandığım Balıkesir Göbel’den geliyor.
Burada lezzete gizliden el uzatan şeyse, kellenin defne yapraklarıyla dolu suda haşlanıp bir gece boyunca dinlendirilmesi.
Bıçaklara özel bir ilgisi olan Ersin Bey'in dil ve yanağı hızla doğrayışı, soğanı ve maydanozu incecik kıyışı, artistik bir edayla tepeye beyni kondurup üzerine kimyon ile pul biber serpişini izlediğinizde, işini ne kadar keyifle yaptığını hemen anlıyorsunuz.
Söğüş dürümün yanında şalgam tercih etmeyenler için Tire yoğurdundan hazırladıkları güzel bir ayran da mevcut.
Ilıca'da, Kumrucu Hüseyin'in bitişiğinde yer alan şubesinin benim için temizlik ve lezzet anlamında da tatmin edici bir tablo çizdiğini söyleyebilirim. Çeşme’deki dostlar için denemeye değer...
Lokantaya dair kısa videomu buradan izleyebilirsiniz!
Ağız tadınız ve keyfiniz bol olsun...
Ilıca Mahallesi, İzmir Caddesi, 5065 Sokak No: 14, Çeşme
+90 232 723 23 09
Bu Yazıyı Paylaş
Fauna, son dönem lezzet düşkünlerinin kadrajına sıklıkla takılan bir İtalyan. Böyle dediğime bakıp da aklınıza popüler ve ağdalı bir İtalyan restoranı getirmeyin. Zira şef İbrahim Tuna’nın derdi ünlenmek değil, üretmek…
Son yıllarda büyük şehirlerin tam bir restoran mezarlığına dönüştüğünü göz önünde bulundurursak, birkaç kuşak atlamış lokantaların mutfağımız için elmas değerinde olduğunu söylemek hiç de abartılı bir ifade olmaz.